3 Aralık 2013 Salı

Roman Kültürü ve Güncel Sorunlar

28/12/2009

Bir gün kendi kültürümüzü araştırma çalışmasına başlayacağımı kendim bile tahmin etmiyordum. Acaba bizim kendi kültür çalışmalarımızı engelleyen neydi yüzyıllardan bu yana. Roman kültürünü araştırmak nereden gelip nereye dağıldıklarını, gelenek ve göreneklerini, yerleşik ve göçebe Romanların neden kendilerine ayrı ayrı isimler bulduğunu araştırma ihtiyacını duydum. Kendimize Roman diyoruz fakat Romanın anlamını bile bilmeden yaşıyoruz.


Romanlar kültürel olarak kendi gelenek ve göreneklerini kendi kültürlerini çoğunlukta olduğu bölgelerde sürdürüyor. Şehrin herhangi bir semtinde dağınık yaşayan romanlar yaşadığı bölgenin kimliğine bürünüp kendisini adeta cezalandırıyor. Herhangi bir bölgenin Roman vatandaşı bir mevkiye gelince Romanım demeye utanç duymaya başlıyor. Sanıyor ki bir mevkiye gelince kendisini Romanlıktan azat edebilmesi için o bölgenin bir ferdi gibi yaşantısını değiştirmesi yetiyor.

Yükselip de bir mevkiye ulaşan bir kişi hemen kılık değiştirip kendi halkını bile yeri geldi mi aşağılama kampanyalarına başlıyor. Çünkü kendisi artık bir mevkidedir ve de yaşadığı mekan ve bölge farklıdır. Ayrıca kendisinin Roman olmadığını sanır. Aslında aslını inkar etmek o insanı yüceltmez aksine küçük düşürür ve kendi toplumu bile bu tür insanları afaroz eder.

Romanlar her ne kadar kendi kültürünü bilmese de geçmişin geleneklerini sürdürürler. Araştırmacılar tarihçiler bu konular üzerine çok şeyler yazmaktalar hatta göç haritası bile çizmekteler. Onların çizdikleri yollara göre bazen Hintli bazen Pakistanlı bazen Mısırlı bazen de İspanyol oluyoruz. Bizler yaşadığımız ülkelerde kıt kanaat yaşamaya çalışırken yoksulluk ve cahillik nedeniyle kendi kültürümüzü araştırıp kaleme alamadık. Ondan dolayı bizim tarihimizi Roman olmayan meraklılar yazdı. İnşallah yarın öbürgün bu işi biz kendimiz yapabileceğiz...

Bizim kültürümüz çoğu yerde yanlış yansıtılıyor. Ali Kırca bile siyaset meydanında fal açan göbek atan şakşakçıları tvye çıkarmış ve fakat o anda çoğu evlerimiz yıkılmaktaydı. Bu programda kentsel dönüşümle ilgili konulara hiçbir açıklık getirilmemiş ve üstelik sadece magazinel konular üzerinde durulmuştur.

Başka yerlerde olduğu gibi Romanlar Türkiye genelinde bir birlik oluşturmalı. Bu kısa vadede olmaz. İlk once İstanbul'da bu olmalıydı. İstanbul Roman birliği kurulmalıydı. Ne yazık ki başımızda bulunan kimi dernek başkanları bile Roman olmadıklarını söyleyebiliyorlar. Fakat ne hikmetse Roman değilim Çingeneliği kabul etmiyorum diyor fakat kurulan dernek Roman kültürünü araştırma amacını taşıyor. Böyle olayları görünce şüphe ediyorum. Acaba Çingene toplumunun üzerinde oyunlar mı oynanıyor. Eğer böyleyse herkese sesleniyorum, Romanların üzerinde oynanan bu çirkin oyunu durdurun.

Ben roman değilim deyip Roman adını alan dernekler kuranlar, geri çekilin bizler kobay değiliz , ezilsek de sizlerin pis oyunlarınıza alet olmayacağız. Ayrıca menfaatçi, kılık kıyafeti Romana benzemeyen üç kağıtçılara sesleniyorum, aradan çekilin bırakın Romanlar kendi hakkını aramasını bilir. Biz Romanlar asla kimsenin elinde oyuncak olmayacağız, ülkemizi seviyoruz. Ben roman değilim diyeceksin benim adıma Romanları savunacak gibi görünüp Romanları satacaksın ilk once kendini ortaya koy da Türkiye seni tanısın.

Balkan ülkelerinden gelen yabancı uyruklu Romanlara oralarda yaşayan Romanların yaşam biçimlerini sorduğumuzda aldığımız cevaplar çok çarpıcı. Bu ülkelerdeki Romanların her türlü ayrımcılığa uğradığını duyuyor ve okuyoruz. Irkçılığın ve ayrımcılığın yaşandığı bu ülkelerle kıyaslandığında bizim ülkemiz cennet gibi. Türkiye'de bugüne kadar Romanlara karşı asla ırkçı bir tutum ve şiddet uygulanmamıştır. Uygulanmaz da. Benim ülkemde yaşayan her fert mutlaka yasalar karşısında eşittir.

Bizim en önemli sorunumuz kentsel dönüşüm konusunda karşılaştığımız bazı yanlış uygulamalar. Özellikle 70-80 yıllık İstanbullulara arazi işgalcisi muamelesi yapılmasına üzülüyoruz. Tek sıkıntısı geçim ve barınma problemleri olan Romanlar bu sorunlar yüzünden huzursuz oluyor. Özellikle bazı kendini bilmezlerin kadınlarımıza kızlarımıza fuhuş iftirası yapması buna karşılık yatlarda, otellerde gerçekten fuhuş yapanlara sanatçı payesi verilmesini içimize sindiremiyoruz. Medya nedense uyuşturucu satışını Romanlarla özdeşleştirmeye çalışır ama lüks diskolarda barlarda satılan her türlü uyuşturucu madde görmezden gelinir.

Neyseki Türk halkı duyarlıdır. Anlayışlıdır. Bu olayları incelemeye alıp bizler üzerinde oyunlar oynandığının farkına vardılar. Benim Türk halkım ırkçı değildir. Tek beklentimiz kentsel dönüşüm konusundaki yanlış uygulamaların son bulması. Ve bizlerin huzur içerisinde kültürümüzü doya doya yaşayarak barınabileceğimiz Roman mahallelerinin kurulması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder