3 Aralık 2013 Salı

Eşya Pazarları Üzerine

08/11/2012

Bu ne biçim bir geri dönüşüm anlayışı? Avrupa Birligi'ne üye olan ülkelerde yoksul halkın gelir kaynagı olan eski eşya pazarları belgesellere konu oluyor. Bizim ülkemizde ise bazı belediyeler zor kullanarak buraları kapatmaya çalışıyorlar. Seyyar satıcılıkla geçimini sağlayan insanlara zabıta yer göstereceği yerde o insanın tezgahını açmasına izin vermiyor.


Birde şu konu var. Bazı vatandaşlarımızda hep taşeronların kollandığı düşüncesi gelişiyor. İlkokul çoçuklarının ellerine birer poşet sıkıştıran belediyeler geri dönüşüm maddelerini poşetlere doldurup okula getirmelerini istiyorlar. Bu çocukların geri dönüşüm adı altında taşeronun para kazanması için kullanılması doğru mu? O çoçukların sokaklarda atık toplaması taşeron firmalara bedava işçi yaratmak anlamına gelmez mi? Bizleri geri dönüşüm firmalarımı yönetiyor yoksa?

Peki eskici pazarları da bir yerde geri dönüşüm değil mi? Yoksul halkın ihtiyacını karşılamasına yardımcı olan eskici pazarlarının kime zararı var? Yoksul evinin ihtiyacını ucuza alıyor buralardan. Hangi zengin insan gelip o yoksulun sattıgı bir liralık elbiseyi alır. Yoksullar mağazarlardan çoçuklarını giydiremediği için buralara geliyor. Bu pazarlarda bir liralık eski papucu alıp çoçugunu giydirmenin sevincini yaşıyor. Madem ki bu kadar geri dönüşüm iyi bir şey o zaman kimse çocukları kullanmasın. Herkes eline bir torba alsın bizler gibi atık toplamaya çıksın. Ne de yakışır zabıta amirlerinin, belediye başkan yardımcılarının, belediye çalışanlarının ellerine geri dönüşüm yazan mavi torbalar. Hem o zaman geri dönüşüm şirketleri için bedava çalışıyorlar diye de nam yaparsanız.

Bırakın çoçuklarımız okusun. Çocuklara taşeron firmalar için kağıt toplatılması acaba gerçekten çevre bilinci edinmelerine mi yarar? Bunu onların ellerine o poşetleri verenler bir kez daha düşünmeli. Ben ilk okula giden kızımı, oglumu taşerona işçilik yapsın diye okula göndermiyorum. Belediyenin kağıda ihtiyacı varsa tüm belediye çalışanları, şefleri, başkanları alsın ellerine torbaları; kağıtları kendileri toplasın.

Bu mantıkla degil 2023, 2063'e kadar da bizler Avrupa Birligi'ne giremeyiz. Şehir içinde açık araçla çöpleri toplayan taşeron firmalara göz yumuluyor. Yollara döke döke giden araçlar görmezden geliniyor. Küçük araçların tepeleme ve haddinden fazla yüklenmesi çöplerin caddelere dökülmesine neden oluyor. Ne olursa olsun yeterki taşeron kazansın mantığıyla trafik kuralları da ihlal ediliyor. Brandasız, yüklü bir araç trafikte ceza yerken bu araçlar açıkta çöp taşıyor, yollara döke döke gidiyor dur diyen yok. Çünkü o araç taşeron firmaya ait bir konteynır. Daha az çöp alacak kapasiteye sahip olan küçük araçlara ilavelerle on konteynir çöp yükleniyor. Sonra o araç yollara çöp döke döke gidiyor. Kimseden ses çıkmıyor. Çünkü onlar geri dönüşüm tesisi. Benim anlamadığım şu. Onların mı sözü geçer yoksa yasaların mı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder